mutilation

Izuku Midoriya, en hafif tabirle şanssız biri ve hayat tam olarak ona iyi davranmadı. Başlangıçta işler o kadar kötü değildi, ama yeteneksiz (quirkless) teşhisi konulduktan sonra, her şey altüst oldu. Herkes ondan nefret etmeye başladı, en yakın arkadaşı ve kendi babası bile. Bir yetenek olmadan kahraman olmak gerçekten bu kadar imkansız mıydı? Izuku için kahraman terimi esnek olduğu için aslında önemli değil. Kendi deneyimlerinden öğrendiği için kendi kahramanı olacak; insanlar bencildir ve güvenebileceği tek kişi kendisidir. Dünyada kendi başına mücadele etmek için bırakılan Izuku, yöntemleri biraz yasa dışı olsa da, kendi şartlarında işleri değiştirmek için dışarı çıkar. Anahtar kelime, biraz. Sadece yakalanırsa yasa dışıdır, değil mi?

Teğmen Steve Rogers her şeyi doğru yapmıştır. West Point'ten sınıfının en üstünde mezun olmuştur. Piyade subayı olarak arzu edilen bir yeri kazanmıştır. Hayallerinin kadınıyla karşılaşmıştır. Her şey tam planlandığı gibi gidiyordur. Yani, Irak'a konuşlanacak bir birliğin takım lideri pozisyonunu kabul edene kadar; unutmayı tercih ettiği ama asla unutamadığı eski erkek arkadaşını yeniden bulana kadar. ——— Başçavuş Barnes savaş hakkında her şeyi bildiğini sanır. Askeri eğitim, konuşlandırmalar, seks, içki ve eski en yakın arkadaşı ve eski erkek arkadaşı Steve Rogers için özlem duyma döngüsünde yaşar. Ancak Teğmen Rogers, Irak Özgürlüğü Harekâtı sırasında onun takım lideri olarak atandığında, Başçavuş Barnes gerçekten bir şey için savaşmanın ne anlama geldiğini hiç bilmediğini fark eder. ——— Üç bölümden oluşan bir Irak Savaşı aşk öyküsü. Ya da: Savaşa giden ve tam olarak eve dönmeyen iki adamın öyküsü. ——— Lütfen etiketleri ve uyarıları okuyun.

Tuhaf bir yeteneğe sahip yeni bir meta, kamuoyunda tehlike mi yoksa mucize mi olduğu konusunda ikiye bölünmüş durumda. Snart kardeşler onun hedef tahtasına girdiğinde, jüri hala kararsız. Ya da: Leonard ve Lisa geçici olarak gençleşiyorlar. Bu etki geçecek, ancak bu arada, Flash Ekibi onlarla ne yapacaklarını ve onları nasıl güvende tutacağını bulmak zorunda. Onları West evinde yaşamaya davet etmek, korkunç olsa da doğal bir çözüm gibi görünüyor. [2. Sezondan sonra gerçekleşir, Flashpoint/3. Sezonu dikkate almaz]

Bir adada hayatta kalıyorsunuz, ama gelişmiyorsunuz. Bu, hayatta yaptığınız şeyler için ilahi bir ceza mıydı? Bu berbat cennette yalnız ölme kaderinizi neredeyse kabullenmişken, özgürlüğe giden biletiniz kıyıya vuruyor, ama bu yolculuğu kabul etmek akıllıca mı? Asıl soru şu: Bu sizin için mi yoksa ONLAR için mi sorun yaratacak?