โรบิน บัคลีย์

Eddie, karşı krallıkla bir çekişmenin tam ortasında. Seçenekleri tükenince, prenslerini kaçırmaya karar verir.

“Eddie?” Steve’in sesi kendi kulağına bile uykusuz ve yorgun geliyor. “Ne var dostum? Gece yarısı gibi.” “Biliyorum, biliyorum, özür dilerim, sadece—“ Eddie nefes alıyor. “David bana evlenme teklif etti.” Steve’in dünyası başından aşağı yıkılıyor. “Öyle mi.” “Ne dediğimi sormayacak mısın?” Steve yumuşak bir sesle soruyor, “Ne dedin?” “Evet dedim.” (Ya da Steve ve Eddie yirmilerinde birlikte ve ayrı şekilde yol alıyorlar. Sonunda bir şeylerin değişmesi gerekiyor.)

Babasının elinden kurtulduktan sonra, Billy Hargrove kendini Kaliforniya'da, hayallerindeki iş olan cankurtaranlık yaparken ve Baskın biri gibi davranırken bulur. Bu oyun, bir grup, sahilinde sorun çıkaran Baskın tarafından yere serilip dövüldüğünde sona erer. Steve, bir Acil Tıp Teknisyeni olup aynı zamanda Baskın olan ve Billy'ye yardım etmek için sahile çağrılan biridir. Orada bulduğu şey ise, tasmasız, sahiplenilmemiş bir Boyun Eğendir ve ona yardım teklif eder. Bu yardım olmadan, Billy, kendilerine atanmış bir Baskın ile devlet bakımına girmekle karşı karşıyadır. Platonik bir baskın/boyun eğen ilişkisi olarak başlayan şey, Billy hayatında daha önce hiç karşılaşmadığı türden bir Baskınla daha önce hiç yaşamadığı bir boyun eğme yönünü keşfettiğinde hızla gelişir.

“Robs, penisinin ne kadar büyük olduğunun hiç önemi yok, adamın fötr şapkası var.” Ya da: Steve o kadar çok konuşuyor ki, Eddie'nin düz olmadığını öğrenmesinin bu kadar uzun sürmesi şaşırtıcı.